Kurdistan ve Gelecegimiz

Her salak tam ikna olmustur ve her tam ikna olmus da salaktir - Baltasar Gracian

17 July, 2006

Ortadoğu kızışırken biz Kuzey'in hali!

Ortadoğu denilince uluslararası arenada akla ilk gelen İsrail - Filistin çatışması. Şimdilerde bu imaj pekişiyor gibi görünse de aslında çoktan değişti. Dikkatinizi çekiyorsa kimse tek başına bir Hizbullah'tan bahsetmiyor. Dahası kudurmuş TC Başbakanı Tayyip ABD'yi küresel terörle tehdit etti Artvin konuşmasında. Yani Türkiye'nin kendisini ABD karşıtı konumlandırdığı bir Ortadoğu'dan bahsediyoruz artık.

Sözün kısası Ortadoğu denince akıllara Filistin - İsrail'den fazlası gelir oldu ve bu fazlası, yakında Kürdistan'ı da kapsayacak. Yine de biz şimdi Bağımsız Kürdistan'a giden yolda İsrail'in son Lübnan saldırısını ve uluslararası kamuoyunun aldığı tavrı ele alalım. Neden bir Ortadoğu planı var ABD'nin vs welatparez arşivlerinde yazmış olduğum, irdelediğim bir husus. (Meraklılar için: http://www.welatparez.com/tr/dep/forum/index.php?t=tree&goto=34757&)

Son gelişmelere dönecek olursak; öncelikle olanların "normal" olmadığını not etmek için gelişmeleri kısaca tekrar edeyim:

- Hamas bir İsrail askerini kaçırdı, karşılığında birkaç esirin serbest bırakılmasını istedi.
- İsrail Gazze şeridine kısa bir aradan sonra tekrar girdi, birkaç filistinli bakanı tutukladı.
- Hizbullah birkaç İsrail askeri öldürüp iki İsrail askeri kaçırdı, karşılığında bazı tutukluların serbest bırakılmasını istedi.
- İsrail, Hizbullah'ın bu saldırısına karşılık Lübnan'a havadan saldırıp karadan ve denizden kuşattı. Lübnan'ın uluslararası havaalanına ek olarak Suriye'ye giden yollarını imha etti. Askeri tesislere saldırmış olmasına ek olarak Beyrut'un elektriğini sağlayan santrali imha edeceğini açıkladı.

Burada ne mantık görüyorsunuz? Normal koşullarda sizce bir "çözüm" istediğini her fırsatta dile getiren İsrail düpedüz Lübnan'a karşı savaş ilanı olan böyle irrasyonel bir durumu yaratır mıydı?

İlk uluslararası gelişme sinyali dün, 17 Temmuz 2006 tarihinde, St. Petersburg'da ki G8 toplantısında; Tony Blair'in ön ayak olmasıyla ve BM Başkanı Kofi Anan'ın desteğiyle geldi. Buna göre Lübnan'a bir uluslarası barış gücü yerleştirilmek isteniyor; Lübnan'ın güneyine. Yani Hizbullah bölgesine! Sizce Hizbullah buna izin verir mi? Bekleyip göreceğiz ya bana Hizbullah böyle birşeye yanaşmaz gibi geliyor.

Hep beraber Suriye'nin bu işe nasıl dahil edileceğine dikkat edelim. Suriye ve İsrail arası ilk kapışma işin içine ABD ve İran'ı katacak. Bu sefer Mısır veya diğer Arap devletleri işin içinde yok. Ürdün'lü sünni araplar ise (ki ABD ile partnerler son gelişmelerde) herhalde Irak'ın sünni bölgelerini kendi ülkelerine katmak için aç kurtlar gibi bakıyorlardır.

Konuyu Araplar açısından ele aldığımızda, Ortadoğu bölgesinde, Ürdün'ün sınırlarını kendi kuzeyine doğru, sınırları içerisinde olmayan diğer sünni Arapları da kapsayacak şekilde genişletmesi mümkün olur mu dersiniz?

İşin bir de biz Kürdler kısmı var ki tam emin olduğum şey hiçte içaçıcı bir halimizin olmadığı. Eski alışkanlıklardan vazgeçmiyor ve birbirimizi küçültmekte bir politika arıyoruz. Yazıktır.

Kuzeyli Kürdlere lazım olan, ideolojinin ne olduğunu doğru anlamış bir ekip ve bu ekibi orkestra şefi becerisiyle yönetebilecek bir lider. İdeoloji at arabasını çeken atlardır. Arabayı bu atlar yürütür. Eğer siz atları bir hedef haline getirirseniz hem olduğunuz yerde kalır hem de gittikçe perişan olursunuz.

Bu anlamda din, sol, liberal, vs.; hepsi hedefe ulaşmak için kullanılması gereken atlardır. Biri yorulduğunda ve işe yaramaz olduğunda diğer atları (terbiyecisiyle beraber) koşarsınız arabanın önüne. At arabasi milletin kendisidir. Arabaci siyasi lider..

Bakalım bu mantığa sahip bir lider kadro var mı Kürdistan'da. Varsa bile bizim at çiftliğinde de at hırsızları var. Bunlara da bir politika gelistirmek gerekiyor.

O kadar çoklar ki...

0 Comments:

Post a Comment

<< Home