Kurdistan ve Gelecegimiz

Her salak tam ikna olmustur ve her tam ikna olmus da salaktir - Baltasar Gracian

19 July, 2006

Milletine güvenmek


Birkaç konu biraraya birikmiş durumda ve hangisine başlayacağımı bilemiyorum. Gerçi yazıyor olmanın getirdiği ilginç bir durum da var eşliğinde: Niye yazıyorum, kime yazıyorum ve yazmakla ne etki bekliyorum? Bu sorular sadece bana değil, yazan herkese.

Shexmus Amed daha önce satır arası (ve sorun olarak değilde perspektif olarak) değindiğim bir konuyu endişe olrak belirtmiş: Kuzeyli Kürdler işi Güney'e havale etmek kolaycılığına mı kapılıyorlar? Buna kısaca yanıtım PKK'nin beceremediği işi başkalarının sırtlanacağıdır. Siyaset az biraz şişkin ego işidir ve maaşallah Kurdistan ego cennetidir. Korkumuz Ege ve Akdeniz'in baldırı çıplak dolu plajlarının Musa Anter'den kalma mirasla bizimkilere çekici gelmesi ve eşliğinde oradan bireysel kopamamayı bir bütün Kürd - türk kardeşliği şemsiyesiyle gizlemedir. Gerçi bunun böyle olmasını engelleyecek siyasi zemini yaratmış durumdayız fakat yine de değinmekte ve hatırda tutmakta yarar var.

Kuzey - Güney ilişkisinde bir kısa değerlendirme yapacak olursam, görece geri durumumuza ve Apo'nun ağır tahribatına rağmen potansiyelimizin Güney'dekinden daha da hızlı bir gelişmeye müsait olduğu yönünde. Resmi çektiğimizde elbette müthiş bir dağınıklık ve dahası kafa karışıklığı; politik billurlaşmaktan olanca uzaklık vs göze çarpıyor. Asıl en büyük gölge ise kişiliksizlerin vesayeti. Nereye kadar gider bu durum?

Benimde kimi zaman içine düştüğüm bir yanılsama PKK'den iş çıkabileceği. Böyle bir ümidimin kalmadığını net bir şekilde yazayım. PKK içerisinde ancak kaybolunur. İçine giriş sebebi ne olurs aolsun o örgütün çarklarından dışarı sağlam çıkılabileceğine inanmıyorum: düşünsenize, en güzel örneği Munzur Dersim ve Nurhat Pazarcıklı isimleriyle yazan iki hilkat garibesi; her an örgüt tepesinin dediğine göre kişilik değiştirebilen iki kişi. Bugün türklerle kardeş ve Türkiye'nin 'Abdoizm' adına demokratikleştirilmesini savunurlarken yarın çok kolay bir şekilde türklerle beraber yaşama imkanı kalmadığı için Kurdistan kurabileceklerinden bahsedebiliyorlar. İşin fecisi kendilerini sürekli türklere ve Türkiye'ye göre konumlandırıyor olmaları. Zaten PKK'nin bir örgüt olarak açmazı budur. Kurtulmamız gerekende bu bakış açısıdır.

Bunu böyle diyince akıllara hemen alternatif neyi önerdiğim gelecektir. Bilen biliyor ya Kürd ve Kurdistan'dan başka birşey önermiyorum. Üzerimizdeki gölgelerin kalkmasıyla kendi mecramızda akacak kalitede bir millet olduğumuza inanıyorum.

Daha geçenlerde iki Süleymaniye'li üniversite öğrencisi gençle tanıştım. Umarım ki ebedi dostlarım olacaklar her ikisi de. Onlarla konuşurken, ahbaplık ederken tek hissettiğim artık geri dönülemez bir biçimde millet olduğumuz. Detayların üstünde bir durum bu tarif etmeye çalıştığım; millet oluşun kanıksanmasından bahsediyorum. Kuzey'de de durum bu değil mi?

Her daim Kürd milliyetçisi olduğunu söylemiş, bunu söyleme imkanı yaratmış biri olarak çok iyi biliyorum ki Kuzey'de de bir milet kavrayışı bulunmaktadır. Özellikle türk metropollerinde tam bir ekaliyet ahlakı yeşermiş durumda ve Kürd'e Kürd olduğumu söylediğim durumlarda (ruhu satılmışlar hariç) her daim iltimas gördüm.

Sorun iki noktada düğümleniyor biz Kuzey'li Kürdler için: kendimizi eski kuşakların bayat köylü politikalarından kurtaramıyoruz. İçinde çirkeflik, bolca paranoya, adam kayırma ve ayak kaydırma bulunan; kaybetmeye doyamayan bir ucube siyasetsizlik anlayışı. Önümüzü tıkayan bir yandan PKK ise emin olun diğer yandan ve PKK'den daha güçlü olmak üzere bu eski siyasettir.

Kürdlerin kimi değerlerini sömürmekten de geri durmayan bir siyaset anlayışından bahsediyoruz ama bunu bu yazının konusu yapmayacağım. Diğer bir konuya şöyle bir temas etmek istiyorum. Sevgili Veli Abbas'ın ifadesizlik becerisiyle Shexmus Amed'e toslamasıyla oluşan bir durum.

Öncelikle Shexmus Amed'i yeni Kürd tipinin (önceleri buna Kürd milliyetçi prototipi demiştim) ilk örneklerinden biri; kendi bilgi ve gözlemlerim dahilinde de ilki gördüğümü belirteyim. Yani bir yanıyla Veli Abbas'ın arayıpta bulamayacağı bir maden, ama kişisel kusurlarından dolayı kendini dalaşmaktan alı koyamadığı bir "sanal kahraman". Veli Abbas, ömründe yaşadığı kimbilir hangi travmalardan dolayı farklı fikirde olanların uzlaşabileceğini, ille de birbirlerini öldürmeleri gerekmediğini ne yazık ki kavrayamıyor. Ancak diğer taraftan kendisini bir siyasetçi olarak değil de aydın olarak konumlandırmaya çalışıyor. Kendisini böyle koyması ona istediği lügatı kullanma hakkını verir mi?

Bu soru olarak kalsın. Yukarıda ki ifadenin problemli olduğunu bilerek kalsın diyorum. Sevgil Veli Abbas'a notum, Shexmus Amed'in yazdıklarını tekrar okuması olur. Hem Shexmus Amed'e ve hem de Veli Abbas'a hatırlatmam ise siyasetçilerden hariç Kürd milletinin kendisine güvenebileceğimiz olur. Shexmus Amed'de zannedersem devlet kurup gerisine sonra bakalım derken böyle bir güvenle yazıyor.

Eh, ben de aynı düşüncedeyim. Doğru politik önderlerin bu milletle birlikte çok iş yapabileceğine inanıyorum.

0 Comments:

Post a Comment

<< Home