Kurdistan ve Gelecegimiz

Her salak tam ikna olmustur ve her tam ikna olmus da salaktir - Baltasar Gracian

21 August, 2006

Istakozun öyküsü - Cetin Altan

Bay ıstakoz muydu, bayan ıstakoz muydu bilmiyorum. Istakozların cinsiyetini saptayabilmek her babayiğidin harcı değildir. O nedenle bayan mı, bay mı diyemeyeceğim bir ıstakozdu. Politikacı olmadığı için sayın da değildi.
Denizlerin dibindeki kayalar arasında kıpırdamaktan sıkılmış olmalı ki, usul usul kıyıya çıkarak ayağa kalkmış ve kente gelmişti.
Kimse de:
- A ıstakoza bak nasıl yürüyor, dememişti.
* * *
İnsanlar, elleri, kolları, bacakları, saçları, kirpikleri ve bıyıklarıyla gözüne çok korkunç görünüyordu...
- Ne umacı yaratık bunlar, diye düşünüyordu.
* * *
Yosunların, mercanların, sürü sepet rüzgâr gibi dolaşan minicik balıkların, karanlık yeşillerle derinleşmiş sessiz güzelliği, artık çok gerilerde kalmıştı.
Bazen özlüyordu o dünyaları ama, geriye dönüş olanağı yoktu. Ayağa kalkıp kente gelmiş bir ıstakoz olarak yaşamak zorundaydı.
* * *
Bir gün:
- Sizinle tanışabilir miyim, diyen birine:
- Ne kadar çirkin ve yavşaksınız, sizinle tanışacağım da ne olacak yani, demek istedi.
Sonra da azıcık düşündü:
- Tanışsam ne olur ki yani?
* * *
Istakoz tanışmanın, veya tanışmamanın bazen çok şey demek olduğunu bilmiyordu. Bir şeyi daha bilmiyordu, kabukları içindeki etinin ne kadar tatlı olduğunu.
Kent yaşamı gereği, dolmuşlara otobüslere biniyor; tanışmak isteyenlerle tanışıyor, sonra da kabuklarını takır tukur kırma derdine düşenlere:
- Rica ederim ne yapıyorsunuz öyle, diyordu.
* * *İnsanlar, ıstakozun insanları tanımadığını gördükçe, ona hemen akıl öğretiyorlardı:
- Sizin etiniz çok tatlıdır, neden değerlendirmiyorsunuz ki?..
Istakoz:
- Evet ama kabuklarım var benim, diyordu.
- Olsun, insanlar çok kolay kırarlar sizin kabuklarınızı...
- Ben kabuksuz yaşayamam ki...
- Aman efendim niye yaşayamazsınız; bakın bizim kabuğumuz var mı, bal gibi de yaşıyoruz işte...
* * *
Istakozun aklı takıldı bu işe... Bir şeylerini de değerlendirmek, bir yaşam göreviydi ayrıca.
Bir gün yine kendisiyle tanışmak isteyen birine:
- Benim etimi ister misiniz, dedi.
- A tabii özellikle isterim... Sizin etiniz tarihlere destandır.
- Peki kaç para vereceksiniz?
Soru pek ıstakozca sorulmuş bir soruydu. İnsan:
- Konuya birden böyle yaklaşmak etinizin tadını kaçırır, dedi. Çünkü bizim de büyük zahmetlerimiz olacak. Sizi önce haşlamamız, sonra da kabuklarınızı bir güzel kırmamız gerekecek... Fazla bir şey istemeyin. Ama örneğin mayonez, yahut limonla zeytinyağı karışımından hafif bir sos; ola ki kaba ve çıplak bir paradan daha çok hoşunuza gider...
* * *
Istakoz, ne dendiğini pek anlamadı... Haşlanmayla kırılmayı da pek anlamadı:
- Haydi canım, dedi içinden; haşlanmak maşlanmak, kırılmak falan filan... Bu insanlar da, kendilerine amma paye veriyorlar. Beni haşlasan ne olur, haşlamasan ne olur... Neremi nasıl kıracaksın, laf işte...
Daha çok mayonezi ve limonla zeytinyağı sosunu merak ediyordu o...
Anlaşma olumlu sonuçlandı o yüzden.
* * *
Istakoz bir büyük alüminyum kapta fıkır fıkır yüz derecede kaynayan bir suda haşlandı. Biraz şaşırdı, biraz canı yandı, biraz hoşlandı... Haşlanmış bir ıstakoz olmanın erdemliğine de azıcık vardı, azıcık varamadı.
Arkasından ustaca kemikleri de kırıldı ve etlerinin de bir bölümüne, köpükleri uçuşan hafif bir mayonez; bir bölümüne, gümüş bir kaşıkla küçük bir kâseden, çırpılmış zeytinyağı limon karışımı döküldü.
* * *
Istakoz:
- Şimdi herkes beni beğenir mi, diye soruyordu...
- Beğenir beğenir, hiç kuşkunuz olmasın...
Istakoz:
- Öyleyse izin verin; ben, bir de böyle çıkayım kente, dedi.
Ve kente kabuklarından arınmış, bembeyaz soslu etleriyle çıkıverdi.
Ne kadar çok, ne kadar çok el uzandı üstüne. Böylesine sonu gelmez istemlerin, elektrikli dalgalarıyla başı döndü, kıvandı, ışıklandı.
* * *
Sonra yıllar geçti aradan...
Istakoz bir kez de kendi kendini tatmayı denemek istedi.
Yazık ki bir türlü kendisinin tadına varamadı.
En güzel parçalarını hep başkaları yemişti.
Kendisini ilk haşlayıp, kabuklarını kırmış olanı; sevgiyle mi, yoksa lanetle mi anacağını da bir türlü kestiremedi.
* * *
Arada bir varlığından arta kalmış birkaç yudumluk, lime lime kuyruğuna bakarak:
- Üstüme ne kadar da güzel soslar sürmüştü, demekle yetindi.

P.S. Altan ailesi dunya elitine dahil olacak kapasitede insanlardir. Onlardan alinti yapmak beni bozmaz, bu bir. Su yaptigim aktarma istakoz gibi olmamak icindir, hepinize eyvallah.

P.S. Sevgili dostum, sende gercekten yazarlik mayasi var. Kendi bildigin yolda devam et. Istakoz gibi olma zira Kurdistan'da da etinin talibi (senden sadece faydalanmak isteyenler) cok olacaktir. Sadece kendi ic sesini duy ve diger seslere (istakozun guzel etinden -kisa veya uzun vadeli- faydalanmak /tadmak isteyenlerin seslerine) sagirlas.

Bir kurdi tavsiye ise; Bi kurdi binivisa, bi kurdi bixwuninda. Bizim turkce yazan kurdlere degil, kurdce yazan kurdlere ihtiyacimiz var. Turkce'ye bir Yasar Kemal daha ne isimize yarar ki?

20 August, 2006

Anket degerlendirmesi: Nasil bir Kurdistan devlet modeli

Nasil bir Kurdistan devlet modeli baslikli 3. anketin sonuclari da elimizde. Oldukca bilincli ve ne istedigini bilen bir Kurd kitlesini olusturdugumuz asikar. Yorumlamadan once gelin hep beraber elde ettigimiz sonuclara bakalim:

Kurdistan nasil bir devlet bicimiyle yonetilmelidir?
(Katilimci sayisi 50)

1. Devlet baskanligi -Uniter yapi
Oy veren: 10, %20
2. Devlet Baskanligi -Federal yapi
Oy veren: 22, %44
3. Basbakanlik sistemi -Monarsi
Oy veren: 0, %0
4. Basbakanlik sistemi -Cumhuriyet
Oy veren: 10, 20%
5. Konfederal sistem -zayif merkezi idare
Oy veren: 8, %16
6. Siyasi partilere ayrilmis bolgeler
Oy veren: 0, %0



Yorumlar:

Oncelikle katilimci sayisi 50'yi gectigi icin tum zahmet edip oy verenlere tesekkur ederim. Emin olunuz ki bu istatistikler biraraya geldikce cok anlamli sonuclar elde edecegiz.

1. Not: Katilimci profili anket sonuclarindan biliyoruz ki takip edip oy veren kitle oldukca egitimli ve nispeten genc. Bundan cikan sonuc istatistik sonuclarinin Kurdistan'in genel yapisini degil, Kurdlerin elit bir grubunun goruslerini temsil ettigi.

2. Not: En cok oy alan secenek acik ara zafer kazandi: Federal Kurdistan; Baskanlik sistemi. Basliklar arasinda merkezi yonetimin zayif oldugu konfederal sistemi de secenek olarak verdigimizden bu tercihin cok net bir ifadeyle isaretlendigini soyleyebiliriz.

2.a. Baskanlik sisteminin ozelligi guclu bir merkezi idare olmasidir. Bu basligi 2. ve 4. basliklarla biraraya getirirsek guclu bir merkezi devlet taraftari olanlarin oraninin %84 oldugunu soyleyebiliriz.

3. Not: Oy veren kesim guclu bir cogunlukla yerel yonetim yanlisi. (2. ve 5. basliklar: %60)
3.a. Gorece azinlikta da olsa 1. ve 4. basliklara oy veren %40'lik bir kesim merkezi idareden yana. Bu kesimin yerinden yonetime karsi oldugunu soyleyebiliriz. Diger bir ankette uniter bir millet modelini oylayacak olursak bu konuyu daha da netlestirmis oluruz.

4. Not: Hic oy verilmeyen iki baslik aslinda ayni kapiya cikan seceneklerdi. Monarsi ve siyasi partiler. Ezbere biliyoruz ki Kurdistan'daki siyasi partiler kendi ic isleyislerinde birer monarsidir ve bu siyasi partilere ayrilmis bolgeler tahsis etsek parti agaligi sistemi kendini monarsiye teslim eder.

5. Not: Demokrasi harici; oylamayla gelmemis ve oylamayla gitmeyecek herhangi bir yonetim bicimi tercih edilmemistir. Ankette boyle bir egilime dair en ufak bir emare yoktur. Kurdler demokrattir ve demokrasi harici (adi ne olursa olsun) herhangi bir yonetim modeli istemiyorlar.

P.S.1. HeK halen anket sorulari gonderecek.
P.S.2. Anketlere dair kendi yorumunuz olursa lutfen comment bolumunden ekleyiniz. Bana ulasacaktir.

19 August, 2006

Kurd mu Kurdistan mi?

Bu basligi ilk okudugunuzda eminim akliniza herhangi bir karsitlik gelmiyor. Bu sefer sizi yaniltmak ve bir devlet adami yaklasimiyla dusundurtmek istiyorum.

Kafanizda bir tarti yaratip bir kefeye Kurd diger kefeye Kurdistan koymanizi ve sonrasinda bu ikisini tartmanizi istiyorum. Hangisi agir basiyor diye de sormuyorum.

Siz cevap verin: Hangisi agir basmali ve neden: Kurd mu, Kurdistan mi?