Kurdistan ve Gelecegimiz

Her salak tam ikna olmustur ve her tam ikna olmus da salaktir - Baltasar Gracian

12 August, 2006

Bir manipulasyon ornegi - Türk'un sefaleti

Giris Notu:

Bu 'turk' kelimesini sevmedigimi biliyorsunuz. ORK sevgili Shexmus A.'nin yakistirdigi ve asli astari olan bir kelime. ORK kelimesinin mucidi ve Yuzuklerin Efendisi kitaplarinin yazari J.R.R. Tolkien'in ORK kelimesini ve kitaptaki ORK irkini yaratirken turklerden esinlendigini ayni zamanda tum kitaplarinin editoru olan oglu bir gazete demecinde ifade etmisti. Benim bu igrenc insan topluluguna halen turk dememdeki sebep alisik olmayan okuyucunun yanlislikla fantastik bir dunyadan bahsettigimi sanacak olmasidir. Oysa Kurd dusmani, insanlik dusmani, guzel olan ne varsa ona dusman; kendine turk diyen tiksinç suruden bahsediyorum.

Turk'un Sefaleti

(HeK'in kullandigi sekliyle) tORKlarin tek bir tur milliyetciligi yok. Isin cilkinin ciktigi noktalar da var.

Tarih okuyunca karsimiza cikiyor ki (genetik olarak da kanitlanmisti hatirlarsaniz) tORKiya denilen devletin kendisine tORK diyen vatandaslarinin Orta Asya turkmenleriyle ilgisi yok. Veya asil isimleriyle, kazak, kirgiz, tatar, vs. ile. Bu devlete "vatandaslik" bagi ile bagli olanlar donmeler ve devsirmelerdir; Sirp, Bosnak, Arnavut, Pomak, Rum, -asli astari tarihte yitmisler-, Lazlar, Gurculer, Cecenler, Cerkezler, Ermeniler, Kurdler, Araplar, Suryaniler, Assuriler, Keldaniler, ve siz daha fazla ekleyin. Daha once de yazmistim zenci bir MHP'liden Orta Asya turk stepleri hikayeleri dinledigimi.

Bu elbette kimine dusmanlik kokan satirlarmis gibi gelecektir. Oysa yazdiklarimiz yeryuzunden silinmesi gereken bir ideolojinin; insana ve iyi olana dusman rezil bir ideolojinin ayak izlerinden otesi degildir. Iste size sicacik bir ORK haberi:

http://www.milliyet.com.tr/2006/08/12/son/sonspo02.asp

Nobre de Türk mü olacak?

Kartal, Brezilyalı oyuncu için vatandaşlık başvurusunda bulunacak. Yıldız futbolcunun başvurusu kabul edilirse Marcio’nun yeni ismi Mert olacak. Yönetim, Türkiye'de 5 yılını doldurmayan yıldız konusunda "Ülke tanıtımına katkı" statüsünden yararlanacak

CEMAL ERSEN

Beşiktaş, çarşamba günü Türk vatandaşlığı başvurusunda bulunacak Nobre konusunda müthiş bir plan yaptı.

Siyah-beyazlı kulüp, Türk vatandaşlığı başvurusunda yer alan "Türkiye'de en az 5 yıl ikamet etmesi gerekir" hükmünün, 2.5 yıldır ülkemizde bulunan Nobre için uygulanamaz olması nedeniyle değişik bir yol izleyecek. Yönetim, Türk vatandaşlık kanununda yer alan "Bakanlar Kurulu, ülke tanıtımına katkıda bulanacak sporcu, bilim adamı, sanatçı ve benzeri şahıslara ayrıcalık tanıyarak Türk vatandaşlığına hemen alınmasına karar verebilir" hükmünden hareket ederek, başvurusunu bu yönde yapacak. İçişleri Bakanı Abdülkadir Aksu'nun oğlu Murat Aksu'nun katkılarıyla bu başvurunun Bakanlar Kurulu tarafından kabul edilmesine ve Nobre'nin Türk statüsüyle oynamasına mutlak gözüyle bakılıyor.

Nobre tORKiya futbol takimlarinda oynayan bir Brezilyali. Adam muhtemelen para ve sair sebeplerden ikinci vatandaslik basvurusu yapiyor. Daha once Bolic isimli Bosnak futbolcunun yaptigi gibi. Veya atletizm yarismalarina katilan Afrikali Elvan Abeylegesse gibi. Turk mudur Bunlar? O ikinci vatandaslik almislari bilmem de gerisi: ORKtur ORK!

Bir Manipulasyon Ornegi

Aslinda asagidaki yaziyi yorumsuzda verebilirim ama hosuma gittigi icin iki laf sokmadan gecmeyecegim:

Ey duzenin (Genelkurmay) saksakcisi Fikret Bila: Kurd onurludur, diktir ve ulkesindedir. Arap'la, Farsla ve umariniz kalmasa celladinizla (Kurdler cellat degildir ve asla olmazlar) yapacaginiz isbirligi size birsey kazandirmayacak. Dun dunya yonetenlerinin destegiyle Kurd'e gucunuz yetiyordu; simdi uce karsi bir* karsimiza cikacak olmaniza ragmen donunuza ediyorsunuz. Korkunuz bu sebepledir. Kerkuk Araplara birakilmayacagi gibi Sivas, Malatya, Maras veya Antep'te siz ORK surusune birakilmayacaktir.

Zagroslara insanlik tarihinde ilk Kurdler yerlesti. Nice kavimler geldi gecti, Kurdler kaldi. Kurdistan Kurd'un binlerce yillik vatanidir: dun kimseye yar olmadi, yarin da Kurdlerin olmaya devam edecek.

Anamizdir Kurdistan!

Iste Hikmet Bila'nin yazisi:

Kerkük'ün denetimi peşmerge tümeninde
Fikret Bila

Kerkük'ün statüsüyle ilgili sorunun yavaş yavaş gündemin ön sıralarına yükseleceğine birkaç kez değinmiştik.
Yeni Irak anayasasına göre Aralık 2007'ye kadar Kerkük'te bir referandum yapılacak. Bu referandum gözetilerek, Kerkük'ün demografik yapısını değiştirmeyi hedefleyen "taşıma Kürt nüfus" yüklemesi yapıldığı biliniyor.
Kerkük'le ilgili son gelişme, bu kentin güvenliğinin, ABD askerlerinden, peşmergelerden oluşan Irak 4. tümenine devredilmesi oldu.
ABD'nin Bağdat Büyükelçisi Zalmay Halilzad, bu devri açıkladı ve ilk aşamada bu tümene mensup 1200 peşmerge Kerkük'e gönderildi.
Sivil yönetime Kürtlerin hâkim olduğu Kerkük'te askeri denetim de peşmergelerden oluşan tümene devredilmiş oldu.
Bu gelişme bölgedeki Türkmenler tarafından kaygıyla karşılanıyor.

ABD'nin politikası
ABD, Irak'ta askeri varlığı için "sıklet merkezi"ni Bağdat'a kuruyor. Askerlerini güvenlik amacıyla bu merkeze çekiyor. Boşalttığı yerleri ise yeni "Irak ordusu"na veya "yerel güç"lere devrediyor.
ABD askerlerinin en güvenli oldukları bölge Kuzey Irak. Kürtler, ABD'yi ve ABD askerlerini destekliyor.
Kuzey Irak'taki ABD askerlerinin işlevini de peşmergeler devralıyor. Merkezi Musul'da bulunan "Irak 4. Tümeni"nin yüzde yüze yakını peşmerge güçlerinden oluşuyor. Musul ve Kerkük'ün askeri denetiminin artık peşmergelerin denetiminde olduğu söylenebilir.

Irak ordusu
Yeni Irak ordusunun yapısı Türkmenlerin başlıca kaygı nedeni. Yeni ordunun iki önemli kaynağı var:
1- Bedir tugayları
2- Peşmerge güçleri
Yeni Irak ordusu bu iki kaynaktan oluşturuluyor.Türkmenlerin itirazları da buna. Irak ordusunda subay olarak görev almış Türkmenler yeniden bu görevlerine alınmadıkları gibi yeni ordunun oluşumunda da Türkmenlere yer verilmedi. Bedir tugayları Şiilerden, peşmerge güçleri de Kuzey Irak Kürt milislerinden oluşuyor.

İstanbul kahvaltısı
Türkiye'nin teşvikiyle seçimlere katılan Sünni Arapların lideri Haşimi bir süredir İstanbul'da. Irak Cumhurbaşkanı Yardımcısı olan Haşimi, Türkiye'ye sıcak bakan bir politikacı.
Haşimi'nin İstanbul'da olduğu dönemde, son seçimlerde değişik partilerden Irak parlamentosuna giren Türkmen milletvekilleri de İstanbul'daydılar. Haşimi ile de temas ettiler.
Yedi Türkmen milletvekili İstanbul'da Dışişleri Bakanı Abdullah Gül ve Irak Özel Temsilcisi Büyükelçi Oğuz Çelikkol'la birlikte kahvaltı yaptılar. Kahvaltıya Irak Türkmen Cephesi'nin liderleri de katıldı.
Türkmen milletvekilleri sorunlarını Bakan'a ve özel temsilciye aktardılar. Gelişmelerin Türkmenler aleyhine olduğu mesajını verdiler.

Kerkük'e dikkat
Irak Türkmen Cephesi Ankara Temsilcisi Ahmet Muratlı, Kerkük'ün peşmerge tümeninin denetimine verilmesini Türkiye'nin "ciddiye" alması gerektiğini vurguluyor. Bu gelişmenin Kerkük'ün statüsü ve yapılması planlanan referandum açısından bir işaret sayılması gerektiğinin altını çiziyor.
Kerkük'teki Türkmenlerin güvenliği yerel Türkmen polislerce sağlanıyor. Ancak askeri denetimin peşmergelerden oluşan tümeni bırakılmasının Türkmenleri sıkıntıya sokacak gelişmelere yol açabileceği kaygısı ve kuşkusu var.

----------
*3'e karsi 1: tORK uclusu = Arap + Fars + turk versus Kurdler

Hejare Samil - BİR ARADA YAŞAYALIM DA…

Asagidaki yazi KP'den aktarma. Yazari, yazilarini zevkle okudugum Hejare Samil. Yazinin altinda kisa bir notum daha var ama once bu iyi-kaleme-alinmis yaziyi okumanizi dilerim.

------------

BİR ARADA YAŞAYALIM DA…
http://www.kurdistan-post.com/modules.php?name=Niviskar&op=viewarticle&artid=706

Bir süre önce ÖDP’li arkadaşlar "Bir arada yaşamı savunalım" kampanyası başlatmişlardı. Kampanya konudaki görüşlerimi mozelan.com sitesinde Kürtçe yayınlatmıştım.

Kürdlere dönük neo-sömürü planlarının inceltilmiş ismi olan “bir arada yaşama” teorilerinden bir türlü vazgeçilmiyor. İkide bir ısıtıp önümüze sürüyorlar.

Ancak bu konuyu yeniden ele almamın nedeni konunun güncelliği değil, başımdan geçen sosyal bir olay oldu. Bu yakınlarda Kiev havaalanında Fransa’dan gelen bir arkadaşımı karşıladım. Taksi durağında bir Türk taksici şehre götürmek için adeta sakız olup yapıştı bize. O, 20 dolar istiyor, ben ise normal fiyat olan 10 dolar öneriyordum. Sonda bana gına geldi: “Kuro, seninle gitmiyoruz, ne istiyorsun?” dedim. “Kuro, Kürtlere diyorlar, ben Türk oğlu Türküm” diye yanıt verdi. “Ne farkı var? Kürd olsan ne olur?” gayri-ihtiyari bu sözler koptu dudaklarımdan. Adam kızarıp bozardı. Sanki babasına küfür etmiştim. Yüzünü ikrahla buruşturup “Allah göstermesin! Allah göstermesin!” dedi ve ekledi: “Farkı çok. Çok, çok”.

Sonradan kafamda oyuncuların yerlerini değiştirerek iki Türkün bir Kürd taksici ile karşılaşması sahnesini canlandırmaya çalıştım. Ve Kürd taksicinin böylesi bir konuşmadan sonra “Allah göstermesin! Allah göstermesin!” biçiminde tepki göstermeyeceğine kanaat getirdim. Türklüğe bu kadar alaşıklık ve Türk olmaya yatkınlığın gurursuzluğu içimi yaktı.


Demokrat Türk’lerin “Kürdlere özgürlük”, “Kürdlere federal özerklik”, “Kürdler üzerindeki Türk baskısına hayır” kampanyaları başlatmasının Kürdler açısından bir anlamı olurdu belki.

Kürdler yüz yıllardır Türklerle bir arada yaşamaktadır. Ne kazandılar? Bu bir aradalık Kürdlerin anasını ağlattı. Yalan mı? Kimsenin bahçesine taş atmak, rencide etmek için yazmıyoruz bunları. Anlaşılsın artık! Türklerle birliktelikten zırnık kadar çıkarımız olmamıştır. Yalan mı? Yalan mı, kardeşim?!

ODP’lilerin niyetini sorgulamayacağım.

Gerçekleşmesi imkansız konseptlerin içerisini doldurmak havalarına giren kimi Kürd kardeşlerimizin “zoraki evliliği”, “özgür birliktelik evliliğine” dönüştürme teorilerine sarılarak Türk solunu havlandırdığını izliyoruz; bu önemli ama. Neden hep evlilikten bahsediliyor? Evlilik dışında bir yaşam yok mudur?

Gazeteci ve siyasetçi kimlikli kimi Kürd kardeşlerimizin, üniter yapı altında “bir aradalık cennetini” çekici kılmak amacıyla Sevr’i yerden yere vurup Lozan’ı temize çıkarma girişimleri hiç yakışık kalmıyor. 1925 isyanına kadar “TC’de Kürdlerle Türklerin ortak kazanımlarından” bahsedilerek halkımızın özgürlük uğrundaki isyanları Kürd inkarının nedeni olarak lanse edilmeye çalışılıyor. Mesele bu biçimde ortaya konulduktan sonra Türk sistemini eleştirmenin, halkımıza baskı yapanların babalarına küfür etmenin, hatta “egemenliğe karşı direnmenin” gereği kalmıyor. “İsyana kalktık, inkar edildik” biçimindeki mantık dışı savları kabullendikten sonra, Türkler şöyle zülüm etti, böyle katliyim yaptı deyerek, eveleyip gevelemenin manası yoktur. Sanki isyanlar olmasaydı, altın tepside bize Kürdistan’ı hediye edeceklerdi!.. Diğer yandan neden isyan edildi sorusunu öncelikli olarak ele alma gayretine de girilmiyor.

“Bilgisayar başında oturup ahkam kesiyorsunuz; hiçbir şeyi beğenmiyorsunuz… ” biçiminde adresime iğneleyici, rencide edici yazılar gönderen birkaç kardeşim oldu bu aralar. Yanıtım şu: Türklerin; milyonlarca haklı gerekçelerle merkezkaç eğilimleri taşıyan Kürdlere, “birliğimizi bozmayalım” demesine bir anlam vermek mümkündür; ağa, kıçının yumuşaklığından kölesinin sırtının nasır bağladığına akıl erdiremez! Ancak kölenin yalvararak sırtındakine “birlik olalım” söylemesi anlaşılacak gibi değil. Anlayamıyorum ve beğenmiyorum.

Türk Kürd birliğini siyasal stratejinin merkezine oturtarak Kürd özgürlük siyaseti yapmak, en yumuşak değimle beyhude enerji tüketimidir. Çünkü olgusal olarak “Türk Kürd birliği” ve “Kürd özgürlüğü” ters orantılıdır. Oturup yeni teoriler üretmeye, varsayımlarda bulunmaya hiç gerek yok; tarihimiz, Kürdlerin Türklere yakın olduğu oranda kendi özgürlüğünden uzaklaştırıldığının ispatı, delili ile tıklım tıklım doludur. Tarihin tanıklığına inanarak; Kürd enerjisinin bu kadar ucuza tüketilmesini beğenmiyorum.

Yanlış sorulara doğru yanıtlar bulmak zor olduğu gibi yanlış girişimler de insanı doğru hedeflerden saptırır. “Özgür birliktelik” kapsayıcı bir terimdir. Ancak bu kavram, “Türk Kürd birliği” veya “Bir arada yaşama” ile aynı şey değildir. En azından ben öyle algılıyorum ve algılamak istiyorum. Federasyon biçimindeki bir özgür birlikteliğe Kürdlerin itirazı olmaz. Üniter devlet yapısı altında bir arada yaşama ve “Kürd Türk birliği” çabaları, on yıllar boyunca kahramanlık ruhuyla yapılan patinajların akabinde elde var sıfır sonucundan öteye görtürmez bizi.

Dili yasaklanan, kültürü yağmalanan, varlığı inkar edilen kim? Yüzyıllar boyunca Türklerle bir arada yaşayan Kürdler değil mi? Sanki 1925’e kadar İstanbul’da Kürd akademileri açılmış, “şapka devriminden” önce “şütük bağlama devrimi” planlanmıştı… Bu kadar da desteksiz atılmaz.

Kürdlerin Türklerle bir arada yaşama kabilinden bir sorunu yoktur, efendiler! Kürdlerin öyle bir sorunu hiç olmadı. Kaç kezdir yazıyoruz: Tersi doğrudur! Türklerle bir arada yaşamak (oku: Türklerin altında yaşamak) Kürdler için hep sorun yaratmıştır. Türklerle bir arada yaşamak, yani Türklerin altında yaşamak, Kürd sorunun başka bir ismidir de.

Birlikte yaşamaktan ne anlaşıldığı önemlidir.

Bir arada yaşamı savunanlar; Kürdlerin devlet hayallerine saygılı mıdır?

Bir arada yaşamı savunanlar; Kürdlerin en azından federasyon hakkına sahip olduğunu da savunuyor mu?

Bir arada yaşamı savunanlar; Kürd dilinin bir arada yaşanılan devlette resmi devlet dili olmasını savunuyor mu?

Bir arada yaşamı savunanlar; Kürdçenin resmi devlet okullarında öğrenimini savunuyor mu?

Bir arada yaşamı savunanlar; Türkiye’nin genel nüfusunun yüzde otuzunu oluşturan Kürdlerin, TC’nin yüz TV’sinin otuzunun Kürdçe yayın yapması gerektiğini savunuyor mu?

Bunlar savunulmuyorsa, bir arada yaşamdan Kürdlerin hiçbir çıkarı olamaz!

Bir arada yaşamı savunanlar, üniterciyse, Güneydeki federasyondan gocunuyorsa, Kürdlerin federasyon ve hatta bağımsız devlet hayallerini kıskanıyorsa, önerdikleri bir arada yaşam, pamukla kafa kesmekten başka bir şey değildir.

“Bir arada yaşamı” savunan Can Dündar şöyle yazmıştı: “Şimdi ise, bir savaş sonrasının umudu yerine, "Böyle de olmayacak" hayal kırıklığı var insanlarda...Bölgede yaşayanlar, giderek umudu kestikleri Ankara yerine gözünü, kulağını güneye, yeni kurulan devlete çeviriyor.”

Böyle olmaz, tabii. Türkiye’nin en demokrat geçinen aydınları olan sizler “Kürdler, sömürülen, yıllar boyu baskı, inkar, işkence altında tutulan bir halktır. Kendilerini yönteme hakkına sahiptirler” yazın, o zaman kendine saygısı olan her Kürdten olur yanıtını alırsınız.

Yazınızda Kürdlerin haklarına bir kelime ile bile değinmeden bir arada yaşamı savunmanız çok abes kaçıyor, kusura bakmayın.

Dünyanın hiçbir halkı diğerinden artık veya eksik değildir. Bu benim değişmeyen inancımdır.

Mozambiklilere de, Türklere de, Mongollara da… saygılıyım.

Ancak Kürdlerin Türklere saygısı kadar Türkler de Kürdlere saygı duydukları zaman bir arada yaşanılır. Saygı ise Kürdlerin doğuştan gelen tüm doğal haklarını tanımaktan, uygulanmasına destek olmaktan geçer. Gerisi hikayedir.

El muhtasar, yutturamazsınız…

Hejarê Şamil
hejare_shamil@hotmail.com

P.S. Yeri geldikce ve keyfimce aktarma yapacagimi daha once dile getirmistim. Pekala farkindayim ki blog kavramiyla aktarma kavrami cok da birbirine oturmuyor ancak ne yapayim, kimseyi de yeni birseyler; ihtiyaci duyulan birseyler yapmaya ikna edemiyorum.

Hejare Samil'in yazsini neden aktardigima geleyim: Oncelikle bu Kurd insanindaki netligi cok anlamli buluyorum. Bilge biri izlenimi veriyor ve bunu onemsiyorum. Icinden gectigimiz gibi zor zamanlarda "ben, ben, ben" demeyen karakterde insanlar luzumlu oluyorlar. Ayrica Hejare Samil'in olaylari ele alisindaki yontemin incelenip ogrenilmesi gereken birsey oldugunu dusunuyorum. Son olarak da samimiyeti onemli: satirlarindan net bir sekilde belli oluyor.

Butun bunlari dedikten sonra her onermesiyle birebir ayni paralelde dusunmedigimi de belirteyim ki toptanci dusunmeye alistirilmis Kurdler birine ovgu duzmenin herhangi bir politik sonuc dogurmadigini bilsinler.

(LAN: Yani "bence Hejare Samil'i okuyun" dersem bu demek degildir ki "bu adam ne derse dogru diyor")

11 August, 2006

Islamo Fasizm olur mu?

Hafizam yaniltmiyorsa George W. Bush ve politikalarindan 'bilge' olarak ilk bahseden sevgili Shexmus A. olmustu. Bu tanimlamayi okuduktan sonra pek Amerikan sevgilisi olmayan Fransiz toplumunda bu kavrami nereye kadar kullanabilecegimi denedim durdum.

Tersi etiketi biliyorsunuz Fidel Castro kullanmisti ogul Bush icin. Oysa veliaht olarak kendisine bula bula tipki Suudi Arabistan krali gibi kardesini bulabildi Castro. Sosyalizmin en ileri asamasi Suudi Arabistan'dan daha ileri bir yonetim modeli gelistiremiyor. Ne aci! Oysa ogul Bush, babasinin yerine 365 milyonun demokratik sisteminde secilerek geldi.

Simdiki Amerikan baskani yonetimi suresince gelistirilen veya oncesinde gelistirilipte uygulamaya koyulan pek cok yeni doktrin, yaklasim ve pratik var. Bunlar uzun yillar boyunca insanlik tarafindan suresizce ele alinip her yonuyle incelenecek nasil olsa. Benim derdim Islamci-Fasizm tanimlamasi. Islamci Fasizm olur mu? Yahu biz buna eskiden IslamoFasizm demez miydik?

Bazi kavramlar ORK entelektuel dunyasina sizamamis oldugundan oncesinde bunlari aydinlatmak gerekiyor anlamak icin. Bunlarin en baslicasi -ki WP'de bir eski yazimda deginmistim buna- fasizmdir. Iddiam hep o olmustur ki ORKlar fasist kelimesinin icerigini bilmeden kullanmislardir /kullanmaktalar. Milliyetcilikle ozdeslestirirler ve geneli sovenizm manasinda kullanir. Geri kalani da turk devletinin askeri yapilanmasini tanimlamak icin militer yerine kullanirlar. Farkli icerikte kullanimlari da var elbette ama gelin biz fasizm kelimesine donelim.

Fasizm, en kisa tabiriyle muhalefete izin verilmeyen sistem demektir. Uzatacak olursak icerigi zenginlestirmek mumkundur:

Cok guclu bir liderin, SIKI devlet kontrolunun oldugu; ulke ve IRKtan duyulan asiri gurur; ve elbette muhalefete izin verilmemesi. Kisaca fasizmin karakteristikleri bunlar denilebilir. Peki kavramlar sabit seyler midirler? Yani irk yerine din koysak ne degisir? Uzerinde sistemin surdugu halk acisindan degisen ne olur? Kendini ifade edememek, kendini orgutleyememek ve insanin dogasina aykiri sacma yasaklarla yasamaya calismak... Fasizm ozunde diger taraftan ekonomik kaynaklarin baski ile belli kesimin keyfi kontrolunde tutulmasi degil midir?

Ekonomide liberal olmayan, yapilanmasinda demokrasi barindirmayan ve buna kitleleri uyutacak icerik katan sistemler fasisttirler.

Sosyalizm dedigimiz sey tum Sovyet Blogunda koskoca bir fasizm agina donmedi mi gecmiste? Bugun TC dedigimiz sistem net bir irkci - devletci fasizm degil midir? Peki iclerinde muhalefet olmayan, sistemlerini kutsayan ve kendilerinden duyduklari gururla Kurdleri yok etmeyi kendilerine misyon edinmis bir Suriye, bir Iran veya genel olarak tum Ortadogu yonetimleri fasist degiller midir?

Fasizm binbir maskeyle karsimiza cikiyor. HeK'in Dr Kemal meselesindeki cirpinisini hatirlayin: bir Kurd fasizminin gelismesini engellemeye yonelik degil miydi?

Fasizmin her turlusu olur; muhalefete izin vermeyen her turlu baskici yonetim farkli bir sosla servis edilen ayni fasizmdir. Bugun Ortadogu'da suren fasizmin sosu Islam ve beteri kendini Islam'la 'bir ve ayni' gibi sunuyor. Islam adina iKö de (islam konferansi orgutu) cikip bu durumu teshir edemiyorsa ve giderek Islam bunlarin fasizminin mazereti haline geliyorsa digeri de cikip hakli olarak sorunun adini koyar.

Bize dusen bize zulmeden turkcu (Kemalist), arapci (Baas) ve islamci (Iran siiligi) fasizmlerden kendimizi kurtarmak ve demokratik bir yonetim kurmak. Demokrasiyi bugun icimizde yasatarak.

P.S. Ortadogu bir butun olarak ayni çürümüs sistemdir. Bir butun olarak yok edilmedigi takdirde biri digerini destekleyerek varolmaya devam edeceklerdir. Tipki Paris komunistler tarafindan ele gecirildiginde; Fransa ve Almanya'nin savasmayi birakmalari ve Almanlarin Fransiz kraliyeti icin gelip Paris'i komunistlerden kurtarip geri "sahiplerine" iade etmesi gibi. Suriye, Iran, Turkiye ve emin olun digerleri cok rahat biraraya gelirler. Bunlarin topunu yok etmek gerekir ve topu fasisttir.

10 August, 2006

Yeni anket ve ilk anketin sonuclari

Yeni anket ilkinden biraz farkli olacak ve eger basarili olursak zaman zaman bu yontemi kullanmamizda bir sakinca yok. Buna gore siteye her baglandiginizda karsiniza yeni bir soru cikacak ve bu sayede bir sure sonra her yedi basliga cevabinizi vererek katilmis olacaksiniz.

Bu anketin icerigi kendmizi tanimak. Daha cok Rizgari forumunu takip edenlere ulasan bir cagriyla katilimci profili olustugundan bu anketten bir genellemeye ulasmak mumkun olmasa da en azindan elimizde belli bir yere dair istatistiki bilgiler olur.

Konu basliklari:

- Yas
- Kurdistan'la fiziki bulunma zamani
- Is durumu
- Medeni durum
- Egitim durumu
- Cinsiyet
- Kurdce bilgisi

Sorular veya cevaplar bir profesyonelin elinden cikmaktan cok uzak. Bunu bu sekilde ele alip musamahayla yaklasacak olursaniz mutlu olurum.

Ilk anketi sonlandirdim. Cevap vererek katilan 43 katilimciya tesekkur ederim. Iste grafik dagilimla verilen cevaplar:














Resmi buyutmek icin ustune tiklayiniz!

Rakamlarla Sonuc:
1. Kurdistan orgutlulugunu arttirmak
Oy sayisi 15: %35
2. ABD ve Israil ile iletisim kanallarini cogaltmak
Oy sayisi 11: %26
3. Guney, Dogu ve kucuk Guney'le isbirligi imkanlari yaratmak
Oy sayisi 0: %0
4. Federalizm veya kismi ozerklik icin mucadele etmek
Oy sayisi 8: %19
5. Kendi aralarinda surdurulebilir diyalog yaratmak
Oy sayisi 8: %19
6. Kitle iletisim araclari yaratmak ve verimli bir sekilde kullanmak
Oy sayisi 1: %2

Yorum olarak ilk not dusecegim 'federasyon veya ozerklik icin mucadele etmek' basligina verilen destegin yuksekligi. Bu konuyu daha sonraki baska bir ankette isleriz. 'Kurdistan orgutlulugunu arttirmak' basligi en cok cevabi aldi; bundan cikan direk sonuc ankete cevap verenlerin mevcut orgutlulugu yeterli gormuyor olmalari.

'Kendi aralarinda surdurulebilir diyalog yaratmak' basligina verilen destek ise bu onuda Kurd siyasilerine aralarinda nasil bir iliski kurmalari gerektigine dair ipucu olsa gerek. Bu SIKKI isaretleyenler onem siralamasinda en onemli baslik olarak Kurd siyasilerinin iyi iliskilerini gormekte. Diger bir soyleyisle bu maddeye verilen oy sayisi Kurdistan'in mevcut sorunlarina sebep olarak Kurd siyasilerinin tavirlarini bulmakta.

Diger yorumlar ulasirsa blog'da yayinlanacaktir. Katilanlara tesekkurler.

sHx - Yagdi yagmur cakti simsek

Yagdi yagmur cakti simsek
Ben de sair olacakmisim
Kader buymus demek

Havada bulut yerde kar olunca
Benden de sair cikar
Karinca kararinca

Simdi efendim neymis mesele
Israili Lubnana girmis
Iyi etmis hergele

Kudus icin savasiyormus Hizbullah
Sana ne be adam senin derdin mi simdi bu
Tovbe estagfurullah

Bak benim siirim kafiyeli oldu seninkinden daha iyi
Edebiyattan caktirmasaydim
Dortlukler halinde yazar alirdim pek iyi

Ama cagdas siir demek
Allahtan korkmadan klavyeye vurmak
Olsa gerek dumtekadumtek

Bir
Siir
Yazayim
Dedim
Post
Modern
Olsun
Kirmizi
Okyanusun
Berrak
Mor
Suyundan
Bir
Cay
Demleyelim
Sekeri
Bol
Olsun
Yuce
Doruklardan
Akip
Gelen
Irmak
Gitmesin
Daha
Oteye
Otesi
Bataklik
Otesi
Hatirlarsin
O
Gokkusagi
Renkli
Kelebegi
Kurtarmistik
Siyahbeyaz
Orumcegin
Agindan
Bir
Papatyanin
Kanatlari
Gibi
Yolmustuk
Orumcegin
Bacaklarini
Seviyor
Sevmiyor
Diye
Sonra da
Kelebegi

Cocuklar
Cocuklari
Dusun
Ve
Cicekleri
Dusun
Ve
Dusundur
Cunku
Baska
Turlu
Olmuyor
Siir
Okunmuyor
Siir

Iste boyle vurunca rastgele klavyeye
Cikar boyle senin gibi bir saire
Bir siir benden sana hediye

Yagdi yagmur cakti simsek
Ben de sair olacakmisim
kader buymus demek

Havada bulut yerde kar olunca
Benden de sair cikar
Karinca kararinca

sHx

*Bu siiri duygularima fena halde dokunan bir siirden esinlenerek kaleme aldim.
Tarih 10 Agustos 2006.


O siir (Mirat'in notu:)

Buradayım Aşkım
Kabil`de
Kandahar`da
Gazze`deyim ben.
Aşkım,bak bu benim
Yıkık virane şehirler içinde
Kül biçiminde
Gel aşkım avuçla beni
Tut olmıyan ellerimden
Kaldır
Götür beni Ülkeme.
Aşkım
Burdayım ben
işte bak burda
Halepçe`de
Bak
Zerdali agacında domurum
Kelebegim ben
Vişne çiçeginde
Beni,yakana tak aşkım
Vazona koy
Evinin bir köşesinde.
Aşkım
Özledim
Seni
Kokunu
Tenini
Beni
Seven
Yüregini
Hasretim
Gülüşüne.
Al beni aşkım
Al beni
Avuçla
Kaldır yerden
Götür
Sen nereye
Gidersen
beni de...

Erdal Ye$il (Oturan Adam)

Bu şiir İSRAİL Siyonist devletinin Lübnan`a yaptığı işgal hareketinin ikinci gününde yani 14 Temmuz 06 tarihinde kaleme alımıştır..Öldürülen aşklar ve umutlar üzerine”

Heathrow havaalani ve Almanya'daki Kurdler

Herkes 11 Eylul'de ikiz kulelerin yikimina sebep olan ucaklari hatirlayacaktir. Tanrilarin ABD'ye bir yardimi oldu o ucak saldirilari: aksi takdirde Amerikan toplumunu Irak'a bir saldiriya ikna etmek bu kadar kolay olmazdi.

Bugun (10 Agustos) Heathrow Havaalani'nda yasananlar emin olun yarinki Iran savasina Ingilizleri ikna etmek icin tanrilarin Birlesik Kralliga bir hediyesi.

Ayni tanrilarin yarin Almanya'ya bir veya birkac hediye gondereceginden supheniz olmasin.

Birakin bu devletler kendi bildikleri isi kendi bildikleri gibi yapsinlar. Tarih bilgisiyle sabittirki Avrupa kulturu ozunde gaddardir ve hedefine dogru yururken onune cikani ezip yok etmekte bir beis gormez.

Kurdler kendilerini Almanya'da islamcilara karsi yonelecek propagandanin uzaginda tutmalidirler. Islamcilardan mutlak manada reaksiyon geleceginden supheniz olmasin. Muhtemelen turkleri kullanacaktir Almanlar ve biz Kurdler icin kendimizi bu ORKlardan ayirmak icinde iyi bir firsattir.

Ortadogu'da bugun suren mesele Islam veya Hristiyanlikla ilgili degildir. Kendine "islamci" demekten baska Islam'la ilgisi olmayanlarla batinin bugunku kapismasi, Ortadogu gerici rejimleriyle yeni Ortadogu planinin kapismasidir. Birakiniz Batili gucler bu Ortadogu kohnemisligine son versinler.

Bu kohnemislik yikildiginda yerine gelecek olan biz Kurdlerin el degmemis dagli kulturudur; gurur duydugumuz daglarimizda binyillar boyunca gelistirip bugunlere getirdigimiz kulturumuz. Ortadogu gericiligiyle ilgisi olmayan temiz bir milletiz. Bu arap, fars ve turklerden olusan ORK surusunun tuzagina gelmeyelim.

Bizim dusmanlarimiz net bir sekilde araplar, farslar ve turklerdir. Batililar ne dostumuz ne dusmanimizdir. 20. yy'in basinda ellerindeki gucle Ortadogu'yu sekillendirirken biz Kurdler o gun icin herhangi bir isbirligine musait kultur halet-i ruhiyesi icinde yasamadigimizdan bizi bu fasist rejimlerle basbasa biraktilar.

Bugun kendi kurduklari rejimleri yikmak zorundalar. Guney'li Kurdler isin farkindalar. Biz Kuzeylilerin kafasi halen karisik. Kendimizi net bir sekilde ayiralim tum turklerden, tum araplardan ve tum farslardan. Varsa imkan yahudilerle dostluk iliskisi kurun, Bellucilerle ahbaplik gelistirin.

Islam mi? Biz bir kere Selahaddin Eyyubi ile ayaklari ustune kaldirdik. Bugun Islam'i ozunde yasamakla en dogru isi yapmis oluruz. Bayraktarligi bize dusmez.

Hayatin yarisi; alti - üstü ve bizim anket

Anket tum katilimcilarin anketi olma ozelligindedir cunku sonuclar oylamayla beraber aninda goruntulenebiliyor ve isteyenin oylama sonuclarini istedigi anda gorme imkani bulunakta. Ayrica arkadaslarin hazirlayacagi ve ulastiracagi farkli icerikli bir ankete blogumun acik oldugunu belirtmeliyim.

+++

Yazma isiyle ilgili bir sorgulama icerisinde oldugumu yakin dostlarim ve farketmis olanlar biliyorlar diye dusunuyorum. Blogun ilk yazilarindan birinde bu konuya kisaca deginmistim. Herkesin dusunmesi gerektigini de not etmistim. Hakikatende yazmakta olan Kurdler bu konuda dusunmeliler.

Kendim bu konu uzerinde dusunmeye ve kendimden hareketle sorgulamaya devam ediyorum. Sorunun kapsamini bizim rurasiler (bunlara ruspi demek icimden gelmiyor) ve Salih Karaaslan genisletti (soyismini dogru mu yazdin diye kontrol etme lutfunda bulunmayacagim). Sahiden neden yaziliyor? Dert nedir?

Salih bir cirpida kimlerin aydin olamayacagina dair adressiz bir ferman yolladi ve sonra yarasi olan gocunur misali ucuz ikinci bir laf etti. Oysa, oncelikle ikinci ve guya Sukru Gulmus'e cevaben yazdigi yazida caktirmadan (utangac cocuk misali) duzelttigi kurdi kelimesinin manasini ogrenecek. Neymis efendim, Mr Mahmud kurdi yazilariyla katiliyormus KP'ye. Kurdi'den kasti efendinin kurdce yaziyor olmasi. Kurdilik Kurd milletinin cikarini on planda tutup yazmaktir. Bunu ogrenmen gerekir. Ikincisi ise Kurdlikten ayri dusunulemeyecek olan Kurdistaniliktir ve kastedilen tum Kurdistan cografyasidir.

Salih'in ilk (serisinin ikinci) yazisinda bir aydin tanimi var ve tum samimiyetle soyluyorum ki enfes bir tanimlama. Ayrica ben Salih'in yazilarini da begenerek okuyorum; yani bir sadik okuruyum bu manada. Okurken asla kendisini aydinmis, degilmis diye tanimlama derdine dusmemistim. Ancak Salih Karaaslan, kendisi, bir cirpida (yine kendisine yakismayan ucuz bir uslupla inkara yeltenmis olsa da) kendi yazdigi platformda yazmayan tum Kurdleri "kendisi gibi aydin olmamakla" aklinca sinirlayiverdi. Oysa gelin Salih'e yardimci olalim tanimlamalarinda ve ele aldigi konseptte.

Oncelikle Salih'in farkina varmadan kendini hapsettigi Kurd dunyasi neresidir? Kendisi bunu sorgulama ihtiyaci bile duymadigindan aslinda dogru bir is yapmis olmuyor. Yazisindan anlasildigi uzere kendisi icin (ve o yaziyi serh koymadan yayinlayan KP icin -genel gecer serhler serh sayilmayacaindan) Kurd denilen sey Kuzey Kurdistanlileri ve bunlarin turkce dusunup, konusup turkce is yapanlaridir. O yazida farkli bir sinir yakalayaniniz olduysa not edebilir bu yazinin altina.

Devam konusu, Kurdlerin yazanlarinin muhtelif amaclari icin olsun. Kendimden yola cikayim (Aziz Nesin bir fikrasinda tum yazanlarin genellemelerinde kendilerinden yola ciktigini not eder -anket neden gerekliye bir cevap olur mu?-).

Kendim yazarken daha oncelerde de belirttigim uzere, icinde kismi propaganda olmakla birlikte eylem, orgutlenme ve teori gelistirmek derdinde olanlara malzeme saglamaya calisiyorum. Yoksa ne orgutluyorum, ne de eylem icerisindeyim. Teori gelistirmek ise elimden geldigince (ve HeK, sHx ve birkac degerli arkadasi ornek alarak) ortaklastirma yoluyla tum Kurdistan'a (sadece turkce konusan kuzeylilerine degil) maletmeye calistigim birsey (Su damlasi evrenin diger ucuna etki eder mi? Eder der kuantumu cozen buyuk adam).

Iste bu noktada bir tespit olmasi gerekiyor yazan acisindan: bir acik /yanlis /zaaf tespit etmis olmak gerekiyor ki onu cozmeye yonelik bir is yapiliyor olsun. Yoksa YK'nin son yazisinda bahsettigi 40-50 kisilik kocamis kur(t/d)ler (kurt mu kurd mu siz karar verin) grubundan ne bir kimseyi tanirim -hadi bir iki kisi tanidigimi itiraf edeyim- ne de onlara yonelik bir is icerisindeyim.

Bir zaman bir yazar arkadasla yazi yazmak vs uzerine edebi /felsefi bir sohbetteydik. Bu pek cok taninip pek cok okunan ve bu sebeple referans kabul edebilecegimiz arkadasin bana anlattigina gore yazmak isi esnasinda yazar aslinda 4-5 kisiye yazarmis. Yani o -o yazar icin- sayisi yuzbinleri bulan okur kitlesi yazma esnasinda onemli degiller. Pek begenmedigim ve hic okuyamadigim O. Pamuk'ta bir soylesisinde; yazarken zeki okuyuculari icin yazilarinin arasina gizli bilmeceler yerlestirdiginden bahsetmisti.

Konuyu bizim yazanlara getirmeye calisiyorum. YK toplama isleminde 40-50 kisilik hepsinin birbirini tanidigi Kurd aydinlarini dile getirmis. Onun niye dile getirdiginden bagimsiz elbette bu tanimlama ve zannedersem turkce dusunen (sHx’in sevdigi tanimla altaik) kuzeyli kurdlerin kose basini tutmus ‘yas 35’-ustlerini tariflemeye yeterli. Geldik mi hayat denilen seyin ‘cirkin ORK sairin’ tabiriyle yari yoluna.

Bu 40-50 kisilik grubun bugune kadar ne basardiklarini biri yazabilir mi “bir zahmet”? Guzel aklini kiralayan Salih'edir bu sorum ayni zamanda (Aydin olmayan ve yazanlarinin aydin olamayacagi bu platformun sorulari hazretlerinin duyma (okuma) esigine erisebilirse elbette). Hele Hasan Bildirici: Emin ol YK'nin bazi yazilari baska bir imzayla ulastirilsa yayinlamaya deger bulmazdin.

Yani kendini tartamayan ve ne yazik ki ornek ve olcu olarak halen bir yamali pelerine sahip olanin pesinde dolananlar...

+++

Bizim ankete gelince. Ben taa universite yillarinda ve ustelik istatistik degil pazarlama (ing. marketing) derslerinde odev olarak almis ve calismistim bu anket isini. Yine o yillarda gecim parasi /cep harcligi hesabi firsat buldukca anket sirketlerine calismisligim oldu. Sonrasinda tORK TVlerinde anket yorumlarini izlemisligim var. Bunlardan ne urun cikar hep beraber gorecegiz ileriki zamanda

+++

Bu yaziyi buraya kadar okumuslarsa bu ilk -ve oldukca acemi hazirlanmis- ankete cevap vermis olan Rizgari Forum katilimcilarina tesekkur ederim. Sitemi duzenli olarak ziyaret eden 10 kadar degerli insana ise ayrica tesekkur ederim. Devlet uzerine olan yazinin orada o kadar uzun sure kalma sebebi konuya verdigim onem ve o yaziyla dile getirdigim onermeyi gundemde tutma istegimdendir.

Devamla...

Bati dedigimiz Avrupa protestan kulturu guclu bir kulturdur. Hele sanayi kapitalzmi ile muhtesem bir kazanma becerisi edinmistir. Sorgulama yetenegini bu ve benzerlerinden hareketle gelistirememis ve asla kendini sorgulama ve artik "loser" (daimi kaybeden) huviyeti kazanmis siyasetinin koklerini hic arastirmamis eski kafali kohne kurdlere yeni bir zihni alternatifin yaratilmasi zamanidir. Eski kafa kendi disinda dunyaya ne yazik ki kapali.

Isimlerle ornek vermeye gerek yok. Salih genc bir ornek oldugu icin elestiriyorum. Halen bir ortak akil; kazanma becerisinde bir ortak akil yaratma ihtiyacimizin farkinda degiliz. Birbirimizle surtuserek, birbirimizi kuculterek aslinda dusmanlarimiz karsisinda kuculuyoruz. Salih bunu yaptiginin farkinda degil.

Millet olmak biri digerinin koluna girmektir. Dogunun batiya karsi bir donem guclu olmus, sonra -hashas girmis herhalde ruhuna- bozulmus kulturunde maneviyat on planda imis. Moral degerler toplumun surekliliginin anahtariymis, vs. Ne olmussa bunlar gitmis. Bugun ne araplarda bulursunuz moral deger ne turklerde ne de farslarda (belki bir miktar bu sonuncuda). Peki birbirini gercek manada yeni tanimaya baslamis biz Kurdler bu moral degerleri Dogunun iflasini ilan ettigi bugunku noktada kendi kulturumuzun ayiklanabilecek guzel ogeleriyle bir guzel harmanlayip sahneye yepyeni bir millet olarak cikamaz miyiz?

Siyasetcilerimiz; irisi ufagiyla bir guzel kultur yaratmaktan uzak olduklarini birbirlerine gunluk siraladiklari hakaret ve kucultmelerle sergiliyorlar. Peki az bucuk murekkep yalamis ve bagimsiz dusunme becerisine sahip geri kalan bunlara uymak zorunda mi?

Hep beraber dusunelim ve eskilerin yaptigini yapip birbirimizi toza camura batirmak yerine bir digerini yerde gordugumuzde el verip kaldiralim ayaga. Kurde ayakta durmak yakisir diyerek ve o yardim elini bir diger Kurd’un onurunu dik tutmak adina saklayarak.

Eski doguda bu, vardir, ve bizim icin sokmekte olan safakta bu guzellikleri yeniden yaratmakta sakinca olmasa gerek.

09 August, 2006

Anket ara sonuclari ve bir iki kisa not

Anket uzerine bir iki kelam etmek gerekiyor. Oncelikle "Kurd siyasileri icin oncelik ne olmalidir" basligi altinda surmekte olan ankete simdiye kadar verilen yanitlari ele alalim:

Kurd siyasileri icin oncelik ne olmalidir?

1. Kurdistan orgutlulugunu arttirmak
Isaretlenme sayisi: 12
Yuzdelik dilim: %39
2. ABD ve Israil ile iletisim kanallarini cogaltmak
Isaretlenme sayisi: 5
Yuzdelik dilim: %16
3. Guney, Dogu ve kucuk Guney'le isbirligi imkanlari yaratmak
Isaretlenme sayisi: %0
Yuzdelik dilim: %0
4. Federalizm veya kismi ozerklik icin mucadele etmek
Isaretlenme sayisi: 8
Yuzdelik dilim: %26
5. Kendi aralarinda surdurulebilir diyalog yaratmak
Isaretlenme sayisi: 5
Yuzdelik dilim: %16
6. Kitle iletisim araclari yaratmak ve verimli bir sekilde kullanmak
Isaretlenme sayisi: 1
Yuzdelik dilim: %3

Anketi cuma gecesi veya cumartesi aksami sonlandirmak ve yeni bir ankete baslamak en dogru secenek gibi gorunuyor. Internetin en yogun oldugu zaman cumartesi aksami oluyor. (Bu ilk istatistiki bilgi olsun)

HeK'in elestirisi benim tarafta kabul gordu. Bir sonraki anket (ve sorulari) bu icerikte olacak.

Ankete yonelik kendi elestirilerimi de bu anketin yorumlarken yaparim.

Katilanlara tesekkurler