Hizbullah, İran, Kürdistan - II
(Öncelikle faydalı bir okuma olacağından Uluslararası İlişkiler uzmanı sıfatıyla imzalanmış Doç. Dr. Melih Can'a ait linkini verdiğim yazının okunmasının faydalı olacağını belirteyim: http://www.welatparez.com/tr/dep/forum/index.php?t=tree&goto=56902&)
Dizinin ilk bolumu: http://mirat.blogspot.com/2006/07/hizbullah-iran-krdistan-i.html
ABD'nin Ortadoğu'ya girişi Irak'ın işgaliyle başlamış bir süreç değil. Aslında tüm hikaye Saddam diktasıyla yönetilen eski Irak'ın Kuveyt'i işgaliyle başlıyor. ABD'li hanım büyükelçinin "dost" Saddam'ı nasıl Kuveyt'in işgaline pışpışladığı hatırlardadır. Ve ondan sonra Sovyetlerin yıkılışı ertesi beklenen "dana kuyruğu kopması" yaşandı. NATO, anti-Sovyet bir ittifak olmasına rağmen, tanınmış bir ülkeyi (Kuveyt) diğerinin (Irak) işgalinden korumak maksadıyla harekete geçti.
12 yıl sonrasında Saddam'a karşı oluşan blok Afganistan'ın 11 Eylül sonrası işgaline karşı oluşturulamadı. Yani NATO Afganistan için biraraya gelemedi. Buna rağmen de kimsenin aklına Afganistan işgaline karşı ABD'nin önüne çıkmak gelmedi. Hatta Özbekler dahi ABD'ye -geçici bile olsa- askeri üs sağladılar. Arkasındansa hepimizin malumu, yalan dolanla bezeli propagandalar eşliğinde Irak'ın işgali gerçekleşti: tüm dünyanın muhalefetine rağmen!
O günün Türkiye'sinde yaşanan tartışmalar unutulmuşsa bile bugün türkler yanık ağıtlar eşliğinde tekrarlamaktan geri durmuyorlar. Bu basit ORK hesabına göre, -tüm Kürdistan'a yaptıkları üzere- Kuzey Irak diye zorla isimlendirmeye çalıştıkları Güney Kürdistan'a askerleriyle gireceklerdi ve Kürdlerin herhangi bir Kürdi veya Kürdistani kazanım elde etmelerini engellemekle de "başarılı" olacaklardı. Şimdi de hayıflandıkları bu. Oysa o gün reddetme gerekçelerini balık hafızalarıyla çok çabuk unutuyorlar muhteremler.
Meclislerindeki oylamadan bir gün önceydi. Meclis kuklavekillerinin çoğunluğunun partisi AKP'nin ideologlarından Fehmi Koru, yine AKP'yi destekleyen bir kanal olan Kanal 7'de Ahmet Hakan'ın yönettiği Deniz Feneri isimli programda konuşuyordu. Uçuşan senaryo her ne kadar savaş, masumlar, kan - can laflarıyla bezeli idiyse de asıl "öcü" Türkiye'nin ABD tarafından kabul edilmemiş güney sınırlarına (Kürdistan'ın ortasına çekilmiş tel örgüsü sözkonusu sınır) ...öcü TC'nin güney sınırlarına yerleşecek 62 bin nüfuslu muharip Amerikan gücüydü. TC, 21 Mart Tezkeresi ismiyle andıkları maclis oylamasında bugün yazıp çizip yutturmaya çalıştıklarının aksine Güney Kürdistan'a girmemeyi onaylamamış, 62 bin muharip (savaşçı) Amerikan askerinin Kuzey Kürdistan'a konuşlanmasını reddetmişti.
Kısacası, o gün bugündür; hatta ABD'nin bir Kürdistan planı olduğunu öğrendikleri 1963 - 1964 yıllarından bu yana hep aynı haklı korkuyu içlerinde taşımışlardır. Şimdi de bu korkularının Güney'li Kürdlere sağlanan 'İran-Türkiye-Suriye' şer eksenine karşı koruma şemsiyesiyle gerçeğe dönüştü-dönüşecek durumda olduğunu düşünüyorlar. Bu düşünceyle de, yüksek ihtimalle İran'ın arka plan gaz vermeleriyle her türlü "çılgınlığı" yapacak durumdalar;iddiaları o yönde en azından.
Köşe yazarları -malum korodurlar normalde- Genelkurmay'ın, yani görünen ve gerçek TC iktidarının ne tavır alacağını bilemediklerinden, bir gaza bir frene basıp duruyorlar. Soru şudur: TC Güney Kürdistan'a girebilir mi? Veya aslında ABD aslında bunu istiyor olabilir mi?
Devam edecek.
PS. Hoş bir yahudi kürd sitesi:
http://www.shalomjerusalem.com/kurdistan/
Dizinin ilk bolumu: http://mirat.blogspot.com/2006/07/hizbullah-iran-krdistan-i.html
ABD'nin Ortadoğu'ya girişi Irak'ın işgaliyle başlamış bir süreç değil. Aslında tüm hikaye Saddam diktasıyla yönetilen eski Irak'ın Kuveyt'i işgaliyle başlıyor. ABD'li hanım büyükelçinin "dost" Saddam'ı nasıl Kuveyt'in işgaline pışpışladığı hatırlardadır. Ve ondan sonra Sovyetlerin yıkılışı ertesi beklenen "dana kuyruğu kopması" yaşandı. NATO, anti-Sovyet bir ittifak olmasına rağmen, tanınmış bir ülkeyi (Kuveyt) diğerinin (Irak) işgalinden korumak maksadıyla harekete geçti.
12 yıl sonrasında Saddam'a karşı oluşan blok Afganistan'ın 11 Eylül sonrası işgaline karşı oluşturulamadı. Yani NATO Afganistan için biraraya gelemedi. Buna rağmen de kimsenin aklına Afganistan işgaline karşı ABD'nin önüne çıkmak gelmedi. Hatta Özbekler dahi ABD'ye -geçici bile olsa- askeri üs sağladılar. Arkasındansa hepimizin malumu, yalan dolanla bezeli propagandalar eşliğinde Irak'ın işgali gerçekleşti: tüm dünyanın muhalefetine rağmen!
O günün Türkiye'sinde yaşanan tartışmalar unutulmuşsa bile bugün türkler yanık ağıtlar eşliğinde tekrarlamaktan geri durmuyorlar. Bu basit ORK hesabına göre, -tüm Kürdistan'a yaptıkları üzere- Kuzey Irak diye zorla isimlendirmeye çalıştıkları Güney Kürdistan'a askerleriyle gireceklerdi ve Kürdlerin herhangi bir Kürdi veya Kürdistani kazanım elde etmelerini engellemekle de "başarılı" olacaklardı. Şimdi de hayıflandıkları bu. Oysa o gün reddetme gerekçelerini balık hafızalarıyla çok çabuk unutuyorlar muhteremler.
Meclislerindeki oylamadan bir gün önceydi. Meclis kuklavekillerinin çoğunluğunun partisi AKP'nin ideologlarından Fehmi Koru, yine AKP'yi destekleyen bir kanal olan Kanal 7'de Ahmet Hakan'ın yönettiği Deniz Feneri isimli programda konuşuyordu. Uçuşan senaryo her ne kadar savaş, masumlar, kan - can laflarıyla bezeli idiyse de asıl "öcü" Türkiye'nin ABD tarafından kabul edilmemiş güney sınırlarına (Kürdistan'ın ortasına çekilmiş tel örgüsü sözkonusu sınır) ...öcü TC'nin güney sınırlarına yerleşecek 62 bin nüfuslu muharip Amerikan gücüydü. TC, 21 Mart Tezkeresi ismiyle andıkları maclis oylamasında bugün yazıp çizip yutturmaya çalıştıklarının aksine Güney Kürdistan'a girmemeyi onaylamamış, 62 bin muharip (savaşçı) Amerikan askerinin Kuzey Kürdistan'a konuşlanmasını reddetmişti.
Kısacası, o gün bugündür; hatta ABD'nin bir Kürdistan planı olduğunu öğrendikleri 1963 - 1964 yıllarından bu yana hep aynı haklı korkuyu içlerinde taşımışlardır. Şimdi de bu korkularının Güney'li Kürdlere sağlanan 'İran-Türkiye-Suriye' şer eksenine karşı koruma şemsiyesiyle gerçeğe dönüştü-dönüşecek durumda olduğunu düşünüyorlar. Bu düşünceyle de, yüksek ihtimalle İran'ın arka plan gaz vermeleriyle her türlü "çılgınlığı" yapacak durumdalar;iddiaları o yönde en azından.
Köşe yazarları -malum korodurlar normalde- Genelkurmay'ın, yani görünen ve gerçek TC iktidarının ne tavır alacağını bilemediklerinden, bir gaza bir frene basıp duruyorlar. Soru şudur: TC Güney Kürdistan'a girebilir mi? Veya aslında ABD aslında bunu istiyor olabilir mi?
Devam edecek.
PS. Hoş bir yahudi kürd sitesi:
http://www.shalomjerusalem.com/kurdistan/